Köpek Sevgisi ve Neticeleri
İngiltere'de yapılan bir araştırma neticesinde, evli her yüz kişiden altmışının, köpek gibi ev hayvanlarını eşinden daha çok sevdiği ortaya çıktı. Fransa'da ise köpekler için berberler, klüpler, özel gezinti yolları ve özel mezarlıklar, sağlık sigortaları, losyon, parfüm ve şampuanlar var. Köpeklerin ön plana çıkmasında, Batı'da sadakat ve vefa hislerinin insanlar arasında azalmasının rolü büyük. Bu münasebetle Efendimiz'in (s.a.v) şu Hadis-i Şerifi'ni hatırlıyoruz: "Kıyamet yaklaştığında, bir kimsenin KÖPEK YAVRUSUNU yetiştirmesi, kendi çocuğunu yetiştirmekten daha cazip gelir". (Hz. Ebu Zer (r.a)'den. Tabarani, Tahavi).

Geçtiğimiz Nisan ayında 11 yaşındaki kız çocuğu Kelly Lynch, Batı İskoçya'da Dunoon kasabasındaki arkadaşını ziyarete gitti. Bir sabah iki arkadaş deniz kıyısında yürümeye karar verdiler ve yanlarına iki Rotweiller köpeği aldılar. Maalesef bu gezinti çok acı bir şekilde noktalandı. Birkaç yüz metre yürüdükten sonra o ana kadar çocukların etrafında koşup oynayan köpekler Kelly'e saldırarak onu feci şekilde yaraladılar. Kelly birkaç saniye içinde öldü. İngiltere'de sadece Haziran'ın ilk haftası içinde Rotweiller cinsi köpekler dört kişiye saldırdı. Acaba bu hayvanlar birden saldırgan birer canavar haline mi gelmişti; yoksa hâdiselerin ard-arda basına aksetmesi böyle bir imaj mı uyandırmıştı?

Köpeklerin insanlara saldırmasına ait misâller ne yeni karşımıza çıkıyor ne de nadir olduğu söylenebilir; fakat özellikle batı ülkelerinde insanlardan beklediği sevgiyi bulamayan ve gerçek sevgiyi anlayamayanlar, köpeklerle o kadar haşir neşir olmuşlar ve köpek içtimâi hayata o kadar girmiş ki, onları kimse saldırgan ve tehlikeli olarak görmek istemiyor. Amerikalı hayvan davranışları mütehassısı ve danışman Peter Barchlet, kendisine başvuranların yarısının köpeklerinin saldırganlığından şikâyetçi olduklarını söylüyor. Bu ibret verici tablo içinde biraz ferahlatıcı bir husus ise köpeklerin hangi sebeplerle saldırganlaştığının az çok bilinmesi.

Bunlardan biri köpeğin kendisine ait gördüğü veya faydalandığı bir kaynağı müdafaa etme hissi. Yine geçtiğimiz Haziran'da Londra'da cereyan eden bir hâdise güzel bir misâl: 14 aylık bir bebek, evin köpeğinin yemek yediği kaba elini daldırıyor; köpek yemeğini müdafaa hissiyle saldırıyor, çocuğun kafa ve kulağında derin yaralar bırakıyor. Benzer bir hâdisede Amerika'lı bir ailenin 10 yaşındaki çocuğu az önce bir tavuk yakalamış olan köpeğin ne yediğini anlamak için yaklaşıyor ve köpek tedirgin olup onu yere düşüyor ve ısırıyor.

Köpek ısırmalarının genellikle parklar ve ara caddeler gibi yerlerde başı boş köpekler tarafından yapıldığına dair inanış gerçeklerden tamamen uzak bulunuyor. Saldırıların dörtte birlik bir kısmı evin içinde beslenen köpekler tarafından aile ferdlerine yapılıyor. Genel olarak saldırı vak'alarının %65—95'i ev içinde veya evin çok yakınında cereyan ediyor. Bunların sadece %10'undan sokakdaki başı boş köpekler mes'ul.

Köpekleri saldırgan yapan ikinci sebep kötü muameleye maruz kalıp acı çekmeleri. Maalesef böyle hâdiselerde bu hayvanlar aşırı sinirli ve gözü dönmüş bir hâle geliyor. Meselâ bir oyun edâsıyla köpeğe oyuncaklar atan bir çocuğu, köpeğin amansız saldırısı her an yakalayabiliyor. Yanındaki köpeğe sadece rulo halindeki gazeteyle hafifçe vuran 1 yaşındaki başka bir çocuk köpeğin reaksiyonundan kurtulamayıp yaralanıyor.
Saldırganlığa sebep olan bir başka faktör ise köpeğin âdeta kendine rakip gördüğü bir aile ferdine karşı üstünlüğünü kabul ettirme gayreti. Köpeklerin insanlarla birarada yaşayabilmesinin en önemli sebebi kendilerini bu cemiyetin bir parçası olarak görmeleri. Yani onların insanlara bakış tarzı bizim onlara bakışımızdan çok değişik. Böyle olunca evdeki bir otorite boşluğu hayvanın sevk-i tâbii ile bir üstünlük temin etme gayretine girmesine yolaçabiliyor.

Köpekleri saldırgan yapan son sebep, bazı hareketlerin onlara değişik şekilde tesir edip âdeta tetiği çeker gibi saldırmaya sevketmesi. Geçen Mayıs ayında sadece bisikletini sürmekten başka birşey yapmayan James VValker adlı 5 yaşındaki çocuğun, karşısına çıkan üç Rotweiller tarafından saldırıya uğraması bunun güzel bir misali. Bu tür hareketler tahminlere göre hayvanlara av hissini telkin ediyor.

Son olarak, 8 Aralık 1989 tarihinde radyo haberlerinde bildirilen bir hâdise, Batı'daki bu, fıtrata aykırı sosyal rahatsızlığın bugün ulaştığı boyutları yansıtması açısından oldukça enteresandı: Fransa'da 65 yaşındaki bir kadın köpekleri tarafından parçalanmıştı. Komşularının son üç hafta boyunca onu görememeleri üzerine eve girince karşılaştıkları manzara ürkütücüydü. Radyo, %60'ından fazlası köpek besleyen Fransızlar'ı ürkütmemek için, her ne kadar kadının ölüm şeklinin kesin olmadığını, başka bir sebeble ölümünü takiben köpeklerin harekete geçmiş olabileceğini söylüyorsa da, sebebi rahatça anlaşılabilecek böyle bir hâdise aslında üzerinde düşünülmesi gereken bir ibret olarak kabul edilmelidir.

Çocuklar ve aile fertleri üzerinde derin izler bırakan bu tip hâdiselerin misallerini çoğaltmak mümkün. Batı, her geçen gün daha ürkütücü bir hal alan bu manzaraya çâre bulmak için evinde köpek besleyenlere bir takım tavsiyeler, talimnâmeler ve tedbirler sunuyor; fakat bu gayri fıtri âdetin içtimâi yapıda yara açmaması mümkün değil. Daha ömrünün ilk yıllarında, dünyayı yeni tanımaya başladığı bir zamanda, basit bir sebepten saldırgan bir hayvanın dişlemesine maruz kalan bir yavrunun ruhunda ne denli derin yaralar açılacağı tahmin edilebilir. Onun oyun anlayışıyla yaptığı belki de dostane bir harekete böyle mukabele görmesi ve belki hayatının tehlikeye girmesi onun hassas kalbini ne kadar rencide ediyor bilemiyoruz. Öte yandan bu dehşet verici manzaradan sadece fıtratının gerektirdiği gibi hareket eden köpeği mes'ul tutmak da haksızlık değil midir?

Öyleyse bizler insanımıza ve insanlığa insan sevgisini, hakiki sevgiyi tanıtmaya ve onun bir takım suni tatmin yollarına sapmamasını temin etmeye muhtacız. Bunca tehlike ve zararlarına rağmen acaba Batı insanı neden komşusuna, akrabasına, hatta çocuğuna göstermediği sevgiyi bir hayvana gösteriyor? Belli ki onlar da "Eğer köpekler bir ümmet olmasaydı onları öldürürdüm" mealindeki mânidar beyanın sahibi müşfik Zât'ın getirdiği gerçek sevgi atmosferini arıyorlar.
 
Bugün 45 ziyaretçi (57 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol